18 Haziran 2017 Pazar

EDEBİYATIN HUZUR ROLÜ


Edebiyat, duygu demek, huzur demek, düşünce demek ve hayaller demektir. Edebiyat kısaca duygusal hislerimizin kâğıda aktarılma sanatıdır.

İnsanın doğası gereği yapısı içerisinde birbirine karışmış birçok özellik barındırır. Madde ile mana, dünya ile ukba, kalp ile akıl, beden ile ruh, duygu ile düşünce, iş ile aile, umut ile hüsran bunlar sadece bir kaçını oluşturmaktadır. Bizler bu deryada bir uçtan diğer uca saniyeler içinde gidip gelmekteyiz. Bu gidiş gelişlerimizi ahenkli kılan bir faktör vardır o da edebiyattır.

Yazılan her metin insanın duygu denizinin kâğıda dalga dalga savruluşudur. Her bir dalga içerisinde sevinç, hüzün, neşe, merak vs. çeşitli duygusal yükleri sahilimize vurur. Bu yükler sayesinde duygu, düşünce ve kültürümüzü bir nesilden başka bir nesile aktarmamızı sağlar. Okuduğumuz her metin veya edebi nitelikli yazılar bizi yazan kişinin düşünce deryasına sürüklemektedir. Bu deryanın içerisinde akıntıya kapılıp gözümüzün önünde sahneler de canlanır. Olup biten her şeyi orada izleyen üçüncü kişi olarak yaşarız.

Edebiyat, bizim yaşamımıza, damlayan bir mürekkep gibi dağıldıkça ruhumuza huzur ve mutluluk yayar. Psikoloji yapımızı kurgulayan eşsiz bir parçadır. Günlük stresten, sıkıntıdan, kederden ve soru işaretlerinden uzak tutar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sürdürülebilir Geleceğin Yeni Aktörü

Sivil toplum kuruluşları artık klasik yaklaşımların ötesine geçmelidir. Artık yeni geleceğin paradigması olacak kavramı ortaya çıkarıyorum; ...