Edebiyat, duygu demek, huzur
demek, düşünce demek ve hayaller demektir. Edebiyat kısaca duygusal
hislerimizin kâğıda aktarılma sanatıdır.
İnsanın doğası gereği
yapısı içerisinde birbirine karışmış birçok özellik barındırır. Madde ile mana,
dünya ile ukba, kalp ile akıl, beden ile ruh, duygu ile düşünce, iş ile aile,
umut ile hüsran bunlar sadece bir kaçını oluşturmaktadır. Bizler bu deryada bir
uçtan diğer uca saniyeler içinde gidip gelmekteyiz. Bu gidiş gelişlerimizi
ahenkli kılan bir faktör vardır o da edebiyattır.
Yazılan her metin insanın
duygu denizinin kâğıda dalga dalga savruluşudur. Her bir dalga içerisinde
sevinç, hüzün, neşe, merak vs. çeşitli duygusal yükleri sahilimize vurur. Bu
yükler sayesinde duygu, düşünce ve kültürümüzü bir nesilden başka bir nesile
aktarmamızı sağlar. Okuduğumuz her metin veya edebi nitelikli yazılar bizi
yazan kişinin düşünce deryasına sürüklemektedir. Bu deryanın içerisinde
akıntıya kapılıp gözümüzün önünde sahneler de canlanır. Olup biten her şeyi
orada izleyen üçüncü kişi olarak yaşarız.
Edebiyat, bizim yaşamımıza,
damlayan bir mürekkep gibi dağıldıkça ruhumuza huzur ve mutluluk yayar. Psikoloji
yapımızı kurgulayan eşsiz bir parçadır. Günlük stresten, sıkıntıdan, kederden
ve soru işaretlerinden uzak tutar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder