Denklem, matematikte
tanımlanan yalnız iki eşitliği gösteren bir bağıntı değildir. Denklem,
insanoğlunun hayatına işlenmiş bir bağıntıdır. Hayat ise denklemler üzerine
kurulmuş matematik tanımlarıyla dolu bir olgudur. Yaşam matematiği içerisinde o
kadar denklem takımı vardır ki bizler tarafından çözümlenmeyi bekleyen…
İnsanoğlunun karmaşık
denklemini bu sıralar düşünüyorum. Bu denklemi çözme girişimleri içerisinde yer
alıyorum. En azından tek değişkene düşürmeyi planlıyorum. Aklımda binlerce
sorularla atağa geçiyorum. İşte Şah-Mat diyeceğim anda birde bakıyorum bir dağ
büyüklüğünde soru yığınıyla yine karşılaşıyorum. Yine de ümidimi kaybetmeden çözmeye
çalışıyorum. Çözmeye çalıştığım alt tarafı bir denklem değil mi? Bu öyle bir
denklem ki biyolojik fonksiyon açısından değil fikir algoritması açısından
çözümleme yöntemidir. Nasıl düşündüklerini ve düşündüklerini faaliyete dökme konusunda
izlenimlerimi takip eden bir hareket eğrisi. Tam yaklaşıyor dediğimde bu eğriler
ansızın arada anlam verilemeyen bir sapma gerçekleştiriyor. İşte bu sapmayı
keşfettim sonunda. “Bu sapmaya neden olan nedir?” sorusunun cevabı ikiyüzlülük,
sadece ben düşüncesi ve yalancılıktır. Makamlar ve mevkiler bu derece doğru
yolumuzu bükebilir diyemiyorum. Görüyorum ki gerçekten bu konumlar insanların
çok iyi türevini alabiliyormuş. İnsanı çok iyi yolundan saptırıyormuş. Peki, ne
kadar değer? Böyle bir duruma düşmeyi. Matematik hesaplamalar, bizim
kontrolümüzde mi yoksa bizler mi matematik işlemlerinin kontrolü altındayız.
Çözüm nefis parametresini doğum ve ölüm sınırları çerçevesinde tutarak standart
sapmasını optimize etmektir. Böylece sonsuzluk makamına erişilebilir.
Doğduk ve eşitliğin diğer
tarafında öleceğiz. Dünya bir denge üzerine kurulduğu buradan da belli
olmaktadır. Sonuçta eşitlik denkleminde
beşerliğin varlığı vurgulanmaktadır. Kronometre sürekli sayıyor sonsuzluğa
varış günlerimizi. Zaman dakika dakika, saniye saniye ve sanise sanise
ilerliyor. Ne ileri ne geri tam o an tak edecek. En son pişmanım sözcükleri
dilden dökülecek ama ne fayda, vakit kalmadı ki. Keşke vaktim olsaydı diyerek
dövünüp durulacak. Akılda çılgınca sorulara yer verilecek. İşte o an
hayatımızın o anki diferansiyeli olan bizim toplam kazancımızı önümüze
koyulacak. Ya kar da olacağız ya zararda. Hani dedim ya insanoğlu denklemi diye
o denklem ölümden sonra yine devam ediyor. İyiliğin karşılığı cennet, kötülüğün
karşılığı da cehennem. Vardığımız son noktada artık denklemden eser kalmayacak…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder