6 Aralık 2017 Çarşamba

EY KUDÜS


Sen, benim hüzün yanım,
Hüzünle yazabildiğim tek davam,
Güneşin aydınlatamadığı tek derdim,
Sen, karanlığa esir kor ateşteki yaramsın.

Aklıma, yüreğime ve duama işlenen acı,
Ruhuma sinen ızdırap,
Kavuşulamayan kutsal kıble,
Sen, İslam dünyasının kanayan göz yaşısın.

Tel örgüler ardında kalan rüyam,
Çölde yolunu kaybeden, susuz kalan can,
Umut bahçemizde filizlenen çiçek,
Sen, kışı geride bırakacak baharımızsın.

Biz, sesini duyamayan milyonlar,
Sen, elini uzatıp bekleyen mazlum,
Filistin, işgal altında yaralı yüreğim,
Mescid-i Aksa, önümüzde yer alan imtihan.

4 Aralık 2017 Pazartesi

ADALET


Fatih Sultan Mehmet bir gün cami yaptırmak istediğini dile getirmiştir. Bunun üzerine vezirlerini bölgenin en iyi mimarlarını bulup, gelmeleri için Anadolu’nun dört bir köşesine göndermiştir. Araştırmaları sonucunda bölgenin en iyi mimarının bir Rum mimar olduğunu öğrenmişlerdir. Padişahın huzuruna çıkarmışlar ve onayını almışlardır. Ve sonunda Cami inşaatına başlanmıştır. İnşaat süreci devam ederken mermer sütunlar konusunda mimar ile padişah arasında bir anlaşmazlık çıkmıştır. Fatih Sultan Mehmet son sözünü söylemiştir. Bu son sözden sonra yapılması gereken padişahın sözüne uyulması gerektiğidir. Sonrasında padişah sarayına gitmiştir. Mimar kendi düşüncesinin doğruluğunu savunarak padişahtan gizlice iş yapmaya karar vermiştir. Kendi seçtiği sütunları kullanmaya başlamıştır. Ertesi gün Fatih Sultan Mehmet gelir ve görür ki sütunların Rum mimarın istediği gibi kullanılmıştır. Padişah bunun karşısında küplere binmiştir.  Mimarın bilerek ve isteyerek caminin doğal yapısını bozduğunu düşündüğünde hüküm vermiştir. Hükmün sonucunda mimarın elini kestirilmiştir. Rum mimar, sultandan şikayetçi olmaya karar vermiştir. Davasını dile getirmek için Kadı Hızır Çelebi’yi ziyaret etmiştir. Rum Mimar olayları detaylıca kadıya anlatır ve kadı bilirkişi heyeti oluşturmaya karar vermiştir. Olayın nasıl olduğunu öğrenmelerini istemiştir.

Bilirkişi heyeti olayları araştırmış ve geri dönmüşlerdir. Olayın aslında Fatih’in yanlış yaptığını, Rum mimarın yaptığı çalışmanın daha doğru olduğunu ortaya çıkarmıştır. Sultan haksız olduğundan dolayı sanık koltuğuna geçirilmiştir. Dava görülmüş ve sonuçlanmıştır. Karar kısasa kısas yapılmasıdır. Fatih’in eli de, Rum mimarın eli gibi kesilecektir.

Rum Mimar bu sonuca normalde sevinmesi gerekirken aksine düşünceli bir haldedir. Kendisi gayrimüslim bir kişi olarak nasıl olur da Müslüman bir padişaha karşı davasında kazanmıştır. İçinden sessizce “Bu kadar kolay olamaz” dedi. Acaba, padişah kadı ile kendini idam ettirir miydi?

Dava alınan karar Fatih’e bildirilmiştir. Fatih itiraz etmeden cezasını kabul eder ve söylemiştir ki: “Şeriatın kestiği parmak acımaz”.

Fatih, kadının gözleri içine bakarak;

“Kadı efendi! Bu davada beni koruyup haksız haldeyken beni haklı çıkarsaydın. İşte o zaman kılıcımı görüyorsun değil mi? Kelleni Allah şahidim olsun, almıştım.”

Kadı da hemen yan tarafında asılı olan demir topuzu gösterir ve şöyle söylemiştir;

“Sultanım! Eğer sende İslam mahkemesinde almış olduğumuz karara karşı çıksaydın, bu demir topuzla seni kovalamıştım.”

Bu durumlara şahit olan Rum mimar hayretler içerisinde şaşırmıştır. Yere kapanmış ve hıçkırıklar içerisinde ağlamaya başlamıştır. Kafasını yerden yukarı doğru kaldırarak padişaha bakar ve ardından şu sözleri dile getirmiştir;

“Ben davamdan vazgeçtim. Şahit olun, bana ey müminler, vazgeçtim. Bu saatten itibaren bende Müslüman olmak istiyorum.”


Bu olayın ardından Rum mimar şahit oldukları olay karşısında yaşadıklarını tüm dostlarına anlatmaya başlamış ve onları da Müslümanlığa davet etmiştir.

Sürdürülebilir Geleceğin Yeni Aktörü

Sivil toplum kuruluşları artık klasik yaklaşımların ötesine geçmelidir. Artık yeni geleceğin paradigması olacak kavramı ortaya çıkarıyorum; ...