9 Eylül 2019 Pazartesi

Tahlil - DİRİLİŞ NESLİNİN AMENTÜSÜ



Üstat Sezai KARAKOÇ, 1975 yılında Diriliş Dergisinde yazdığı yazıların derlenmesiyle oluşmuştur. Dergi aylık olarak çıkarılmıştır. Derginin çıkarılan ilk sekiz bölümünde ve sonraki bölümleri ise 1976 yılının Mayıs ayının Pazartesi-Perşembe günlerine ait ilk üç sayıda yazılan yazıların bir araya getirilmesiyle oluşmuştur. Aşağıda ilk sekiz bölümünde anlatılmak istenen konuları kısaca anlatmış bulunmaktayım.

    1.      Bölümünde, kendini bir diriliş eri olarak tanıtmaktadır. Bulunduğu cepheyi de Diriliş Cephesi olarak adlandırmıştır. Bu cephede verdiği savaşın ise zamanımızdaki kanlı savaşlardan ziyade bir zihniyet savaşı olduğunu okuyucuya anlatmıştır. İlahi Aşk-a inancını vurguluyor ve inancın özgürlük olduğunu yazmıştır.

     2.      Bölümünde, tarihin tekerrürden ibaret olduğunu anlatmıştır. Efendimizin sancağı altında diriliş erlerinin yerini aldığı ve bu sancağın yükseltilmesi için üzerimize düşen görevleri yerine getirmemiz gerektiğini anlatmıştır. Bu sancak, üstatın dile getirdiği gibi Allah’a inanma sancağıdır. Bu yazı ayrıca insanları sınıflandırma yapmıştır. Bu sınıflandırma sağcı ve solcu olarak karşımıza çıkmaktadır. Sağcıların Kur’an’da Allah topluluğu, solcularında şeytan topluluğu olarak ayırmıştır. Ayrıca Kapitalizm’e de değinerek solcuların bir yüzü olduğu diğer yüzünün de komünizm olduğunu okuyucuya anlatmıştır. Bu yazısındaki ilerleyen satırlarda mevladan korktuğunu ama tek umut kaynağının da yine yaradan olduğunu güzel bir şekilde ifade etmiştir.

      3.      Bölümde, Hürlük kavramını anlatmıştır. Hürlüğün ise iç içe daireler halinde kendini çevirdiğini ve bu dairelerin 7 daireden oluştuğu ve her birinin açık bir şekilde anlatmaktadır.

    4.      Bölümde ise Sezai KARAKOÇ, “Benim amentüm, bir nesil amentüsüdür.” Diyerek insanlara iyilik düsturudur. Geçmişteki hataları fark edip geleceğe adım atmanın ve inançla topluma katılmanın düsturu anlatılıyordu. Umutsuzluğa kapılmamaktır. Diriliş erlerinin kendi kendilerini sorguya çekip gözden geçirmesidir.

   5.   Bölüm, Diriliş erlerinin kendi uygarlıklarını bulunduğu çağda da yaşatmaları gerektiğini söylemektedir. Geçmişin görkemine kapılmak yerine bugünümüzü de o yaşama eriştirmeye çalışmamız gerektiğini satırlara almıştır. Dirilişin, peygamber efendimizin bütün sünnetlerini gerçekleştirmeyi ilke edinmiştir.

    6.      Bölüm, tekrar diriliş eri olduğu satırlarda dile getirilmiştir. Dirilişin duraklasa da, gerilese de yeniden ilerleyeceği demek olduğunu anlatmaktadır.

     7.      Bölüm, Öteki ve şuan içinde bulunduğu dünyaları kendi için bir olduğunu ayrımın birbirinden farklı olmaması gerektiğini anlatmıştır.

     8.      Bölümde ise kentlerinde insanlar gibi inanışlarının olduğuna inanmaktadır. Kendine de ilke olarak bir site kurması gerektiğine inanmıştır. Bu siteyi ortaya koyan dört temel sütunu anlatmıştır. Satırlara aktardığı tarif ettiği site diriliş erlerinin gerçekleştirmesi gereken ideal bir sitedir.
1976 yılında Diriliş Dergisinin Mayıs ayında yayınlanan ilk üç sayısında yer alan yazıların da anlatılmak istenen hususlarda aşağıdaki gibidir.

   9.      Bölüm, Devlet kavramı anlatılmıştır. Üstadın bakışıyla, İslam devletini önceki yazılarında sağcılarla nitelendirmiştir. Bu yazısında İslam’ın komünizm ve kapitalizmden uzak olduğunu anlatmıştır.

   10.   Bölümde ise Müslüman iş çalışmanın ibadet niteliğinde olduğu anlatılmaya çalışılmıştır. Kapitalizm sistemin kurduğu yönetimin sisteminin Allah’a ortak koşmak olduğu dile getirilmiştir. Diriliş toplumunun Allahtan uzaklaştırıcı her şeyden uzak durması gerektiği vurgulanmıştır.

   11.  Bölümde, toplumda saygı ve sevginin yeri ve önemi üzerinde durulmuştur. Bu çerçevede özgürlüğümüzü yaşarken başka insanları rahatsız etmememiz gerektiği anlatılmıştır. İslam bilincinin yine bilime dayalı olduğunu okuyucuya anlatmıştır.

   12.  Bölümde, Müslümanların bir toplum olması gerektiği anlatılıyor. Birlikle ve beraberlikle büyüteceğini kaleme almıştır. Politik birliği, tarih birliği ve kültür birliği üzerinde durulmuştur.

      13.  Bölümde yani son bölümümüzde ise İslam’ın Dirilişinin nasıl olacağını anlatılmaktadır.

Sonuç olarak görüyoruz ki üstadın bu eserinde diriliş gençliğinin nasıl olması gerektiği ve hayalinde bu erlerin nasıl yol izlemesi gerektiği açıkça anlatmıştır. Umudun yitirilmemesi gerektiği ve çalışmayla her zorluğun üzerinden gelineceği anlatılmaktadır. Önemli olanın imanlı bir gençlik oluşturulmasıdır.

8 Eylül 2019 Pazar

Tahlil - DUALAR GERÇEK OLSA


“Danielle STEEL” ismiyle bilinen Amerika Birleşik Devletli bir yazardır. Asıl adı ise Danielle Fernandes Dominique Schuelein-Steel. En çok satan roman yazarları listesinde 800 milyonun üzerinde kitap satışıyla sekizinci sırayı almaktadır. Yazdığı romanların 22 tanesi sinemaya uyarlanmıştır. Amerika Kütüphanecilik Birliğinin yönetim kurulu başkanlığı yapmıştır. İyi derecede İspanyolca ve Fransızca bilmektedir.

Akıcı ve anlaşılır diliyle kitap ilgi çekiciydi. Kelimeler basit, sade ve gösterişten kaçınarak seçilmiştir. Faith MADİSON ufak tefek, ağır başlı, yeşil gözlü, uzun sarı saçlı ve şık giyimli bir kadındır. Eloise ve Zoe isimli iki kız çocuğu dünyaya getirmiş. Eloise’nin doğumuyla Faith hukuk fakültesini bırakmak zorunda kalmıştı. Hukuk fakültesi okumak isteyen Faith yirmi dört yıl boyunca tam gün tuttuğu annelik görevini bitirdikten sonra tekrar hukuk fakültesine başlamaya karar verir. Eşi bu olaya pek sıcak bakmamaktadır. Her şeye rağmen istediğini gerçekleştiren güçlü bir kadın profili ile karşılaşmaktayız.  Faith’ in eşi kendisini aldatmaktadır. Alex evle ilgili hiç bir konuya karışmayan ve evde sohbet etmeyen bir profili yansıtmaktadır. Kitabın akıcılıyla ilerleyen sayfalarda eşini aldattığı anlatılmaktadır. Ayrılık kararı alırlar. Ayrıca Faith’ in hukuk fakültesinde tanıştığı bir avukata aşık olduğu da anlatılmaktadır. 


ÖMÜR


Genç bir dervişin yolu bir gün çöle düşmüştür. Güneşin altında yürürken sitem etmeye başladığı sırada bir ses duymuş ve arkasına dönerek bakmaya başlamıştır. Bir de ne görsün kendisine doğru hızlıca koşarak yaklaşan bir aslanı görmüştür. Bu durumu görünce korkarak heyecanlanmış ve koşmaya başlamıştır. Yakınında bir kuyuyu görünce oraya yönelmiş ve ağaca bağlı ipe tutunarak kuyunun içine doğru inmeye başlamıştır. Aşağıya doğru yaklaştıkça içini nedensiz bir tedirginlik almış, bakar ki aşağısının yılan ve fareler dolu olduğunu görmüştür.

Genç derviş düşmüş yukarı çıksam, aslan var beni yer. Aşağıya insem, yılan akrep var beni ısırır ve zehirlenerek ölürüm. Ne yapacağım derken bir de ne görsün? Sarı ve siyah renkte iki fare gelip ipi kemirmeye başlamıştır. Derviş öyle zor bir durumda kalmış ki ne yapacağını bilememektedir. Ağaca bağlı ipte sallanırken ağacın dalında yer alan bal kovanından dervişin başından aşağıya bal dökülmüştür. Bir anda irkilerek elini uzatır başına doğru uzatır ve bakar bal galiba der ve ağzına götürür. Anlar ki gerçekten bal ve tadı damağında kalıvermiştir. Tam yutkunduğu sırada uyanır...

Artık anlamıştır, gördüklerinin rüya olduğunu derin bir nefes almaya başlamıştır. Rüyasının ne alma geldiğini öğrenmek için koşturarak bir evliyanın yanına varmıştır. Rüyasını anlatmaya başlamış ve sonrasında rüyasının yorumu nedir diye sormaya başlamıştır.

Evliya gülerek söyler:

“Gördüklerini anlamadım mı?”

Derviş:

“Efendim, maalesef ki anladım.”

Evliya konuşmasına kaldığı yerden devam etmiştir.

“Peşinden seni kovalayan aslan, ölüm meleği olan Azrail’dir.”

“Kuyunun içinde aşağıda seni bekleyen akrepler ve yılanlar seni kabir hayatında bekleyenlerdir. Yani mezarındır.”

“Sarıldığın ipi kemiren fareler biri gündüz bir gecedir. Ömrünü kemirirler.”

 Derviş sabırsızlanır, dayanamaz ve sormaya başlar:

“Peki ya o bal nedir?”

 Evliya:

“Dünyanın geçici lezzetidir. Ölümün ardından gelecek bir hesap gününün olduğunu unutturur...”

Sürdürülebilir Geleceğin Yeni Aktörü

Sivil toplum kuruluşları artık klasik yaklaşımların ötesine geçmelidir. Artık yeni geleceğin paradigması olacak kavramı ortaya çıkarıyorum; ...