19. yüzyılda Osmanlı
İmparatorluğuna bağlı bir sancaktı. Doğu Karadeniz'in iç kesimlerinde yer alan
Gümüşhane Sancağı kuzeyde Trabzon merkez vilayeti, doğuda ve güneyde Erzurum vilayeti,
batıda Sivas vilayeti ile çevriliydi. Bu dönemde Gümüşhane halkı yaşamını rahat
bir şekilde sürdürmekteydi. Ancak bölgede yaşanan yoğun savaşlar dolayısıyla karmaşa
ve tedirginlik içerisine giren halk madenlere gerektiği kadar önemi veremedi.
Yöre halkı madenleri iyi bir şekilde işletemediklerini düşünerek Gümüşhane’den
göç etmeye başladılar. Böylece şehirde nüfus azalmaya başladı.
Osmanlı-Rus savaşlarının
başlangıcı 1829 ve 1877-1878 senelerinde gerçekleştirilmiştir. Savaşların
başlangıç sebebi ise Lehistan'da
kral ile soylular arasında çıkan bir anlaşmazlıktı. Rus Çariçesi II. Katerina Lehistan'ı
parçalamak amacıyla Lehistan'ın
iç işlerine karışıyordu. Kralı soylulara karşı desteklemek amacıyla bölgeye Kazak
Rus askerlerini
gönderdi. Askerler Osmanlı Devleti sınırları
içindeki Balta kentine
girerek katliam yaptılar. Osmanlı padişahı
III.
Mustafa bu durumu protesto ederek 25 Eylül 1768
tarihinde Rusya'ya savaş
açtı. 7 Temmuz 1916 tarihlerinde Rusların Doğu Anadolu ve Doğu
Karadeniz'de yaptıkları işgaller halkı göç etmeye zorladı.
16 Temmuz 1916'da
Bayburt'u ele geçiren Ruslar duraklamadan yollarına devam ettiler.
20 Temmuz 1916 gecesinde
ise Gümüşhane’ye girerek bölgeyi işgal etmişlerdi. Birliklerimiz fazla karşı
koyamayınca Ruslar aynı gün içerisinde Torul'a girmişlerdi. Böylece Trabzon
yolu tamamen Ruslara açılmış oldu.
22 Temmuz 1916 günü
Kelkit üzerine yürüyen Rus ordusu akşama doğru burayı da ele geçirdi. Gümüşhane’nin
sonrasında Trabzon da Rusların eline geçmiş bulunmaktaydı. Artık hem Gümüşhane,
hem de çevre il ve ilçeler, işgaller karşısında zor durumda olmalarının yanında
birde Ermeni zulmü ile başa çıkmaya çalışıyorlardı.
1917 Sovyet devrimi,
tarihin ilk başarılı işçi devrimi olarak tarihe geçmiştir. 6-7 Kasım 1917
gecesi Rusya’da gerçekleştirildi. Bunun sonucunda Rusya sallanmaya ve iç
çalkantılar yaşamaya başladı. Bu sebeple Ruslar kendi iç meseleleriyle uğraşmak
zorunda kaldı.
18 Aralık 1917'de
Erzincan Mütarekesi'ni imzalamış hemen akabinde işgal ettikleri toprakları
boşaltmaya başlamışlardı. Bu geri çekilme esnasında ellerindeki mevcut
silahları Ermeni askerlerine teslim ederek onları da yerlerine varis olarak
bırakıyorlardı. Cepheden bu gibi haberlerin alınması Vehip Paşa için büyük bir
endişe kaynağı olmuştu. Bütün bu belirsizlikleri ortadan kaldırıp, Rus
ordusunun gerçek harekatı hakkında etraflı bilgi toplayabilmek ve alınan
haberlerin doğru olup olmadığını öğrenebilmek için bölgeye casus göndermeyi
planlamıştı. Casusların vasıtasıyla aldığı bilgiye göre; cephedeki Rus asker ve
subaylarının artık harp işleriyle meşguliyetten ziyade sulh işleriyle
uğraştıklarını ve kesin sulh için çalıştıklarını diğer yandan Rus askerinin bu
fikirde olmasına rağmen Ermeni asıllı olan askerlerin bu fıkirde olmadıklarını
başka emeller peşinde olduklarını öğrenmişti.
Erzincan Mütarekesi
Kafkas cephesinde harbine son vermişse de, mütarekeden sonra cephedeki olaylar
çok daha farklı boyutlarda gelişmiş ve Türk-Ermeni mücadelesinin temellerinin
atılmasına sebep olmuştu. Mütareke için kurulan hayaller kısa zamanda bir
kabusa dönüşmüştü. İşgal edilen vilayetlerimiz sıcak savaş sayesinde düşman
işgalinden kurtarılabilmiştir.
14 Şubat 1918'de Torul Rus işgalinden
kurtarılmıştır.
15 Şubat 1918’de Gümüşhane Rus işgalinden kurtarılmıştır.
17 Şubat 1918'de Kelkit
Rus işgalinden kurtarılmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder